top of page

ARAMA SONUÇLARI

"" için 11 öge bulundu

  • 2024 İyileri

    Multiple Warheads Wild Thing or My Life As A Wolf Teenage Mutant Ninja Turtles Classics RALPH AZHAM In: A Graphic Novel Lewis's Spirit Loud: Stories to Make Your Voice Heard Hypnotic Tales

  • 2023 İyileri

    The Cowboy Wally Show Fires & Murmur Laura Dean Keeps Breaking Up With Me Magic Fish Keeping Two Ultrasound Therapie De Groupe Blast ThunderBeast Halcyon Captain America (2023)

  • Lupus

    Yazar&Çizer: Frederik Peeters Lupus, iki yakın dostun uyuşturucu dolu uzay macerasını anlatıyor..gibi yapan bir 'hayat işte' hikayesi. Lupus ve Tony isimli iki çocukluk arkadaşı, sırası ile ailelerinden ve travmalarından uzaklaşmak için uzayda başıboş takılırlarken (bulabildikleri her fırsatta, bulabildikleri her egzotik uyuşturucuyu deneyerek) bir kadının maceralarına dahil olması ile başıboşluklarının sonuna ulaşıyorlar ve macera bir anda bir kaçış hikayesine dönüyor. Çizgi romanın en iyiyptığı şey ise uzay macerası kisvesi altında, baş karakteri Lupus'un hayatın nasıl bir şey olduğunu, ne gibi parçalardan oluştuğunu ve de hayatı olduğu gibi kabullenmeyi öğrendiği bir iç yolculuğu anlatması.

  • The Swamp Thing

    Yazar: Ram V Çizer: Mike Perkins Renklendiren: Mike Spicer Ram V'nin -aslen Future State ile başlayan- Swamp Thing serisi bize yeni yeşilin avatarı olan Levi Kamei'yi tanıtıyor. 16 sayılık bu seri boyunca Levi'nin ailesinden aldığı ve bu yaşına kadar pek anlamlandıramadığı tecrübelerini ve de aynı şekilde anlamlandırmakta zorlandığı avatarlık (ağaçlık??) durumunu kullanmayı öğrenişini görüyoruz. Tam bir süper kahramana yaraşır şekilde insan formu ile avatar formu arasında gidip gelen karakterimiz, hem vatana millete hayırlı bir insan olmayı hem de dünyaya ve evrene hayırlı bir avatar olmayı beraber öğreniyor. Ve bu düzgün insan olmayı da öğrenen bir baş karakterin kullanımı ile Ram V, hem her okuyucunun ders çıkarabileceği bir hikaye yazmış oluyor, hem de bir şeyler yazarken hikayenin detaylarını vermemeyi başarıyor. 3 hikayede de asıl olay kopuk ve de kendiliğinden ilerliyor. Adeta okuyucu görmemesi gereken bir şeyi görüyormuşçasına. Olması gereken şeyler oluyor, anlamamız için gereken şeyler görünüyor; ama onun dışında olayların ufak bir kısmına şahit oluyoruz. Ve böylece V, tam da istediği şekilde bize, ders çıkarmamız beklenen bir insan hikayesi sunabiliyor. Çizimleri ve de renkleri ile didaktik hikayenin, anlatımı bozmasına engel olup, yazılarla olmasa da çizimlerle olanları, renkler ile de olanların hissiyatını anlamamızı sağlayan bu seri son yılların iyi işlerinden biri.

  • Meating People

    Meating People, birkaç farklı yerden beni sarsan bir çizgi roman oldu. Kapağını gördüğümde bu kitap ai ile mi yapılmış ulan dedim, sonra önsözünde ironik olabilecek bir şekilde bilgisayar üretimine laf sokulunca bir emin olamadım, ilk sayfasını okumaya başlayınca da aha ai değilmiş, bu kadar stilistik çizim olamazdı ai olsaydı dedim ve kitabın sonunda da ai üretimi olduğunu görünce şaşkınlık döngüm sona erdi. Hem çizimi hem de hikayesi ile bana bu denli hitap eden bir çizgi roman okumamıştım uzun zamandır. Et, et yemek ve bu ikisinin yalnızlıkla olan ilişkisini anlatan ve rahatlıkla sanat bee dedirtecek çizimlere sahip bu kitap tamamen ai ile elde edilen görsellerin ve yazıların birleşiminden oluşuyor ve editörün (yazarın?!) iddaası, ne yazımın ne de çizimlerin herhangi bir şekilde değiştirilmemiş ve sadece birbirleriyle eşleştirilip sıralanmış olması. Postmodern hikayeciliğe ve de iyi bir sanat eğitimi almış; ama yeni görsellikle denemeye açık sıkı bir sanatçının elinden çıkmışçasına bir çizgi roman Meating People. Çizgi romanı hobiden bir tık daha yüksekte tutan herkesin okuması ve farkında olması gereken bir eser.

  • Look Back

    Yazar&Çizer: Tatsuki Fujimoto Look Back, şahane Chainsaw Man'den tanıdığımız Fujimoto'nun oku-bitirlik bir mangası. Kitap, orta okullu iki amatör manga çizerinin, kıskançlık ile başlayıp dostluğa evrilen, bu esnada da olumlu ve olumsuz hissiyatlar arasında gidip gelen beraberliklerini anlatıyor. Fujimoto'nun görsellerin barındırdığı hissiyatları çok iyi aktarabilmesini sağlayan kararlı ama belirsiz çizgileri ile hikayenin kendisinden ziyade, karakterlerin üzerinde yarattığı hisler üzerinden akan bu kısa manga, çok sınırlı bir alanda çok yoğun bir hikaye anlatıyor. Bunu yaparken de yaratıcı insanların yaşadıkları tecrübeleri ve de bu tecrübelerini sanatlarına nasıl yansıttıklarını çok güzel anlatıyor. Şaşırtıcı derecede iyi bir çizgi roman olan Look Back, Avrupa çizgi romanına alışmış büyüklerin bile keyif alacağı bir iş, herkese önerilir,

  • The Human Target

    Yazar: Tom King Çizer: Greg Smallwood The Human Target, hayatı tehdit edilen Lex Luthor'un yerine geçen Christopher Chance'in yanlışlıkla zehirlenmesi ve bunun üzerine kalan son 12 gününde kendi katilini yakalamaya çalışmasını anlatıyor. Zaten bir dedektiflik hikayesi olarak oldukça yeterli olan bu hikayede öne çıkan iki şey var - King'in şahane bir yazar, Smallwood'un etkileyici bir çizer olmasının dışında tabi- o da Tom King'in iki karakter üzerinden döndürdüğü süper kahraman hikayelerinde sık sık yaptığı, karakterlerin aynı cümleleri (baloncukları ?!) tekrar ederek diyalogları ve hikayeyi ilerletme taktiğini, her sayıda Chance'in hikayenin özetini tekrar etmesi ve bu tekrar edilen cümlelerin her seferinde farklı bir şekilde sonlanarak okuduğumuz sayıya ve o sayının konusuna akışkan bir şekilde bağlanması ve böylece her sayının kendi içinde bir hikaye anlatmasını ikili bir şekilde sağlaması; ve de neredeyse her sayıda farklı süper kahramanları, onlara neredeyse hiç yer vermeden, ana ve yan karakterlerimizin onlara verdikleri tepkiler üzerinden şahane ve net bir şekilde anlatması. Ed Brubaker ve Sean Phillips'in, okuyucuyu inanılmaz yükseltmeyen; ama iki üstadın ellerinden çıktığı aşikar olan Reckless serisi gibi, The Human Target da okuyucuda yoğun hisler olmasa da, mükemmele yakın çizgi romancılığı sayesinde yoğun keyif yaratan bir seri.

  • The Thing: The Next Big Thing

    The Thing, Fantastik Dörtlü'de sevmediğim her şeyi içeriyor. Karakterlerin tek yönlü oluşu beni hep çok rahatsız etmiştir. Bu seri de tam olarak öyle başlıyor, The Thing çok çirkin ve tüm ahbapları havalı güçler sahibi olan seksi insanlarken kendisi bir kayaya dönüşüyor, tüh. Ama Walter Mosley, bu konuyu şaşırtıcı bir şekilde yeni ve kişisel şekilde yorumlamış. Ben Grimm, tüm eski bağlarını arkasında bırakıp kendisine bir 'arkadaşlık platformunda' hesap açıyor ve kendi başına bir maceraya atılıyor. Her sayı nispeten kendi içinde bir macera, macera olmasa da bir 'olay' içeriyor. Ve çizgi romanda tecrübeli olmayan Mosley, bu her sayı kendi içinde bir macera yaşansın işinin altından çok iyi kalkamıyor; fakat ana hikaye kuvvetli olduğu için bu minik sorunlar göze batmıyor. Serinin çizeri Tom Reilly'i senelerdir çakma Chris Samnee olarak görüyordum; ama sadece çizim değil de görsel anlatı olarak görünce aralarındaki farkı görmek rahat oldu. Samnee daha sinematik anlatırken, Reilly tam bir karikatürist anlatısına sahip. Seri, tam anlamıyla bir çizgi roman tecrübesi sunuyor. Renkleri, balonlamaları, çizimleri, hikayenin yaklaşımı..Şahane bir çizgi roman. Yazar: Walter Mosley Çizer: Tom Reilly Renklendiren: Jordie Bellaire

  • The Lie and How We Told It

    Fantagraphics yayınevinden çıkan kitaplara önyargılıyımdır, tam benim sevmediğim türde 'birileri bir şeyler yapıyor işte' kıvamında hikayeler basarlar. The Lie and How We Told It de aslında bu kategoriye cuk diye oturuyor; ama vermek istediği asıl şey hikayenin kendisi değil de baş karakterin, insanların görmediği şekilde kendi içinde kendini nasıl hissettiği oluşu ve bunu da hikaye henüz bu durumu açıklamadan önce, görsel anlatımı ile hissettirmesi ile muazzam bir çizgi romana dönüşüyor. İnsanın hayatını, hissettiği şekilde yaşayamamasının ve cinsiyet algısının zorluklarını anlatan şahane bir çizgi roman The Lie and How We Told It.

  • Green Arrow/Black Canary (2008)

    2022de tanıştığım ve beni etkileyen bir çizer olan Dale Eaglesham'ın çizdiği serilere bakarken Green Lantern: Our Worlds at War'a denk geldim ve tek sayılık bir hikaye olduğunu anlayınca biraz üzülsem de daha önce sadece ismine maruz kaldığım bir yazar olan Judd Winick'e hayran oldum. Winick neler yazmış diye bakarken de Cliff Chiang ile yaptığı bir seri olduğunu görünce tereddütsüz bir şekilde Green Arrow/Black Canary okumaya başladım. Seri, Oliver Queen'in bir kez daha ölmesi ile başlıyor ve olayları, hatta karakterleri bile bilmeseniz kendinizi akışa kaptıracağınız nitelikte bir kurgu ile ilerliyor. Kemik kadrosu olan Green Arrow, Black Canary, Connor Hawke ve Speedy'nin yanı sıra bolca DC karakterinin de dahil olmasıyla, seri Justice League Unlimited hissi vermeyi ve okuyucuların DC evreninde neleri sevdiğini hatırlatmayı çok iyi başarıyor. Winick'in yazdığı 15 sayının merkezinde "aile" konseptinin olması, karakterler arasındaki sağlam diyaloglar ile bu temanın sürekliliğini sağlıyor ve de çizerler sayesinde elde edilen "eğlenceli" aksiyon sahnelerinin sağladığı hafifliğin seriyi içi boş bir hikaye haline gelmesini önlüyor. Uzundur beni Green Arrow/Black Canary kadar tatmin eden bir ana akım çizgi roman okumamıştım. Vakti ve erişimi olan herkese öneririm.

  • Above Snakes

    Yazar: Sean Lewis Sanatçı: Hayden Sherman Kaligrafi: Hassan Otsmane-Elhaou Vahşi batıda geçen bir intikam öyküsü olan bu beş sayılık seri, karısını öldüren çeteyi katletmeyi kafaya koymuş bir adam ve bu yolculukta ona yarenlik yapan doğaüstü bir akbabanın hikayesini anlatıyor. Serinin ilk sayısını çıktığı hafta, mümkün olduğunca her seriden haberdar olmak adına Above Snakes'i okumuştum. Western sevmediğimden de bayaa istemeye istemeye okumuştum tabi; fakat sayı bittiğinde etkilenmiş ve devamını ister bir durumdaydım. Yakın zamanda da seri tamamlandı ve cildi çıktı, ben de bunu fırsat bilip baştan sona okudum. Kitaba dair övebileceğim veya gömebileceğim hiçbir nokta yok. Hem alışkanlıktan hem de bu durumdan keyif aldığım için çizgi romanları değerlendirecek, artılarını eksilerini zihnimde not alacak şekilde okurum; ama Above Snakes üzerine herhangi bir şey söyleyebileceğim bir çizgi roman olamadı. Serinin gösterdiği en büyük şey, halihazırda okuyucusunun sevdiği, bağlandığı karakter(ler) içermeyen bir çizgi roman yapmanın ne zorlu bir şey olduğu. Hiç bir sıkıntısı olmayan, keyifli bir anlatımı, açıklayıcı ve ilgi çekici çizimleri olan bir çizgi romanın bende hiç iz bırakmaması beni üzdü ve bağımsız çizgi romanın ne değerli ve önemli şeyler olduğunu gösterdi.

bottom of page